Toplumcu Demokrasi Partisi (TDP) Girne İlçe Başkanı ve avukat Ayşe Öztabay, Seher Akbağ’ın Kıbrıs TV’de hazırlayıp sunduğu Güne Yansıyanlar programına konuk olarak katıldı ve 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’nde hükümete sert eleştiriler yöneltti.
Programa gecikmeli katılan Öztabay, “Trafikte yaşadığımız kaos bile aslında başka bir şiddet türüdür; insanın hareket özgürlüğünü, yaşam kalitesini etkileyen bir baskıdır,” diyerek sözlerine başladı. Bugünün yalnızca sembolik bir gün olmadığını vurgulayan Öztabay, “Kadın hakları mücadelesi temelde bir insan hakları mücadelesidir” dedi.
“Basına yönelik tehditler insan hakları ihlalidir”
Güvenlik zafiyetinin ülkedeki en büyük insan hakları sorunlarından biri haline geldiğini söyleyen Öztabay, son günlerde basına yönelik tehditleri hatırlatarak programda yanında Anayasa’yı getirdiğini belirtti:
“Hangi konuyu konuşsak altında anayasa ihlali görüyoruz. Kişi dokunulmazlığı, haber alma ve haber yapma özgürlüğü tehdit altındadır. Basını korkutmaya çalışan her yapı, hukuk devletine meydan okuyor.”
Öztabay, gelişigüzel ülkeye sokulan problemli kişilerin yarattığı güvenlik sorununa da dikkat çekerek, bunun da bir şiddet türü olduğunu söyledi.
879 kadın yalnızca bu yıl polise başvurdu
Programda en çok üzerinde durduğu konu ise kadına yönelik şiddet oldu.
TDP yayınlarında aktarılan verilere göre, 2025’in ilk on ayında 879 kadın şiddet nedeniyle polise başvurdu.
Öztabay rakamın büyüklüğünün altını çizdi:
“879 dosya buzdağının görünen yüzüdür. Hukukçular olarak bunun çok daha fazlasını görüyoruz. Birçok kadın hala konuşamıyor, hala korkuyor.”
“Ev İçi Şiddet Yasası’nı geçiremedik. Bu nasıl merkezinde kadın politikası?”
Hükümetin yıllardır Ev İçi Şiddet Yasası’nı Meclis raflarında tuttuğunu söyleyen Öztabay, Başbakan’ın gün içinde yaptığı “Kadına karşı şiddet bizim merkezimizde” açıklamasını eleştirdi:
“Eğer bir konu gerçekten merkezinizdeyse, onu yasalaştırırsınız. Sosyal Hizmetler’den Sağlık Bakanlığı’na kadar tüm kurumları kapsayan bir mekanizma kurarsınız. Ama biz ne görüyoruz? Özel günlerde şov, icraatta boşluk.”
Öztabay, devlet politikalarının yetersiz kaldığı her noktada yükün sivil toplum örgütlerinin omuzlarına bırakıldığını söyledi ve Kayad ile yaptıkları ortak çalışmaları örnek gösterdi.
“Bu ülkede kadınlar öldürüldü, çocuklar öldü, faili meçhuller var”
Kadın cinayetleri, karanlıkta kalan ölümler ve toplumun inanmadığı “intihar” vakalarının artık görmezden gelinemeyeceğini belirten Öztabay şöyle konuştu:
“Devlet, bir kadının neden öldüğünü çözemiyorsa toplumda karamsarlık büyür. İnsan hakları ihlallerine ‘bana ne’ diyemeyiz. Bir gün herkesi etkiler.”
Sığınma evi ihtiyacının altı çizildi
Lefkoşa Türk Belediyesi’nin işlettiği tek sığınma evinin birçok kadının hayatını değiştirdiğini söyleyen Öztabay, “Keşke ihtiyaç olmasa ama bugün var. Devlet çok daha kapsamlı bir organizasyon kurmak zorunda,” dedi.
“Eğitim müfredatına toplumsal cinsiyet eşitliği girmelidir”
TDP’nin uluslararası örneklerle hazırladığı eğitim müfredatının hayata geçirilemediğini hatırlatan Öztabay, erken yaş eğitimine dikkat çekti:
“Çocuklar kendi bedenini ve karşısındakinin bedenini korumayı öğrenmelidir. Bu toplumun geleceği için şarttır.”
“Verisiz politika olmaz: Nüfus sayımı ve şiddet istatistikleri toplanmalı”
Ülkede kaç kadının şiddet gördüğüne, kaçının ekonomik ve psikolojik baskı altında yaşadığına dair sağlıklı veri bulunmadığını söyleyen Öztabay, “Politika üretmek için bilgiye ihtiyaç var. Nüfus sayımı ve düzenli şiddet raporlaması şarttır,” dedi.
“Sadece özel gün açıklamalarıyla kadın politikası olmaz”
Öztabay, mevcut hükümetin kadın politikasını “görüntülük ve günü kurtarmaya dönük” olarak niteledi:
“Üzülüyoruz demekle, pankart açmakla kadın hakları korunmaz. Cinsiyet eşitliği için net bir vizyon, güçlü bir devlet politikası gerekir. Bugün buna sahip değiliz.”
“Kadınlar gökyüzünün yarısını tutuyor; sistemin bize borcu var”
Konuşmasının sonunda, kadınların hak mücadelesinin toplumun her alanında devam ettiğini vurgulayan Öztabay:
“Kadınlar gökyüzünün yarısını ellerinde tutuyor. Biz hakkımız olanı istiyoruz. Cinsiyet eşitliği istiyoruz. Sistem bize borçlu ve o borç birkaç cümleyle ödenecek bir borç değil,” dedi.





