Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) İskele Milletvekili Fide Kürşat, Meclis Genel Kurulu’nda Tarım ve Doğal Kaynaklar Bakanlığı’nın 2026 yılı bütçesi üzerine yaptığı kapsamlı konuşmada, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde tarımsal üretimin tarihinin en ağır krizlerinden birini yaşadığını vurguladı.

Kürşat, bütçenin üreticiyi, emekçiyi ve gıda güvenliğini korumaktan uzak olduğunu belirterek, “Bu bütçe tarımı ayağa kaldırmaz, aksine üretimdeki çöküşü derinleştirir” dedi.

Tarım bütçesinin görüşüldüğü bu aşamada aslında ülkenin üretim geleceğinin, kırsal yaşamın ve gıda güvencesinin konuşulduğunu belirten Kürşat, ülkede tarımsal üretimin yapısal eksiklikler, plansızlık ve yanlış kamu politikaları nedeniyle iflas noktasına geldiğini söyledi. “Bugün hem bitkisel hem de hayvansal üretim iflas bayrağını çekmiştir” diyen Kürşat, sektörden yükselen çığlığa Tarım Bakanlığı’nın sessiz kaldığını ifade etti.

“TARIM BİLİNÇLİ OLARAK GERİ PLANA İTİLİYOR”

Tarım Bakanlığı bütçesinin genel bütçe içindeki payının yıllar içinde dramatik biçimde gerilediğine dikkat çeken Kürşat, 2025’te yüzde 3,40 olan payın 2026 için yüzde 3,64’e çıkarılmasının bir başarı gibi sunulamayacağını söyledi. Kürşat, “Oysa 10–12 yıl önce bu oran yüzde 6,7’ler düzeyindeydi. Bu tablo, tarımın bilinçli biçimde geri plana itildiğinin göstergesidir” dedi.

Bakanın “Göreve geldiğimde tarım bütçesi yüzde 2,40’tı” yönündeki açıklamasını da eleştiren Kürşat, hükümetlerin devamlılığı ilkesine vurgu yaparak, bu tür açıklamaların gerçekle bağdaşmadığını ve sorumluluktan kaçma anlamı taşıdığını kaydetti.

Sahadan gelen tabloyu “felaket” olarak nitelendiren Kürşat, mandırasını satan hayvancılar, arazisini elden çıkaran çiftçiler, tarlada çürüyen patatesler, dalında kalan haruplar ve pazar bulamayan narenciyecilerin artık sıradan hale geldiğini söyledi. Bu durumun bir tesadüf değil, yanlış politikaların sonucu olduğunu belirten Kürşat, “Bu, üretimi gözden çıkaran bir anlayışın ürünüdür” dedi.

BÜTÇE KALEMLERİNDE ÇELİŞKİLER

Kürşat, 2026 bütçesinde bazı kalemlerde artışlar görünse de bu artışların girdi maliyetlerindeki yükselişin çok gerisinde kaldığını ifade etti. Doğrudan Gelir Desteği (DGD) ve diğer teşebbüsler kalemlerindeki kısmi artışlara rağmen, tarımsal hibe ve yatırım desteklerinin sıfırlanmasını sert sözlerle eleştirdi. Hayvancılık Dairesi bütçesinin azaltılmasını ve Tarımsal Araştırma Enstitüsü projelerine kaynak ayrılmamasını “tarımı gözden çıkaran bir yaklaşım” olarak nitelendirdi.

“PLAN YOK, VERİ YOK, NÜFUS BİLİNMİYOR”

Kürşat, sağlıklı bir tarım politikası için planlama, veri ve nüfus bilgisinin şart olduğunu vurgulayarak, “Nüfusu bilmeden üretimi planlayamazsınız” dedi. Mevcut liyakat eksikliği ve kurumsal zayıflıkla tarımda uzun vadeli bir vizyon oluşturmanın mümkün olmadığını belirten Kürşat, her yıl aynı sorunların konuşulmasının artık üreticiyi bıktırdığını söyledi.

HAYVANCILIKTA DERİN KRİZ

Hayvansal üretimde yaşanan sorunlara geniş yer ayıran Kürşat, kuraklık, kaba yem ve saman krizinin uzun süredir bilindiğini ancak hiçbir önlem alınmadığını dile getirdi. Türkiye’de şap hastalığı nedeniyle ithalatın durmasıyla birlikte yem maliyetlerinin fırladığını belirten Kürşat, “Bir litre sütle iki kilo bala zor ulaşan üretici nasıl ayakta kalacak?” diye sordu. Süt fiyatlarının devlet tarafından baskılandığını, maliyet hesaplarının ise kamuoyuyla paylaşılmadığını kaydetti.

Kürşat, hayvansal üretimde yem girdi maliyetleri, elektrik, su, akaryakıt, zirai ilaçlar dövize endeksli olarak artarken hayvan üreticilerinin artan maliyetler karşısında üretimden koptuğunu, bunun da ilerleyen dönemlerde ülke için ciddi bir gıda arz güvenliği sorunu olacağını belirtti.

ŞAP HASTALIĞI ÜLKEDE BÜYÜK TEDİRGİNLİK YARATIYOR!

Kürşat “Dünyayı ve Türkiye’yi kasıp kavuran Şap salgını ile ilgili Mayıs ayında BM Gıda ve Tarım Örgütü FAO uyardı lakin bakanlık gerekli tedbirleri almadı… Şap ülkeye girdi, sürecin ciddiye alınması, tedbirlere uyulması, aşılamanın bir an önce yapılması gerekir.

Tedbirler konusunda belediyelere büyük yük bildirilmiştir. Aşıların tedariği ile ilgili ciddi iddialar var. Yasa Gücünde Kararname ile İhale yasası by pass edildi. Süreç hızlı yürütülmeliydi anlarız ama bu aşılar için kaç teklif alındı ya da alındı mı? Türkiye Şap Enstitüsünden mi alındı yoksa başka bir aracıdan mı? Kaç paraya mal edildi? Süreci şeffaf bir şekilde paylaşmanızı talep ediyorum” dedi.

DAMIZLIK ASAF CİNSİ HAYVAN PROJESİ ELEŞTİRİSİ

Asaf koyunları projesini de sert biçimde eleştiren Kürşat, sürecin başından itibaren şeffaflıktan uzak, denetimsiz ve şaibeli yürütüldüğünü savundu. Pedigri, sağlık ve menşe belgelerinin gösterilmediğini, hayvanların hastalıklardan ari olmayan işletmelere verildiğini ve hatta kayıt dışı kişilere dağıtıldığını iddia eden Kürşat, “Bu proje üreticiye umut değil, mağduriyet getirmiştir” dedi.

“Üreticiler ciddi borç batağına sürüklenmiştir. Kredilendirilmiş, hayvanların gelişi geciktirilmiş, kredi taksitleri başlamış, yatırım geri dönememiş, 1. Etapta hayvanlarını alamamıştır. Verilen hayvanlar mandıralarda ölüyor. Damızlık niteliğinde bile değillerdi. Hasta ve cılız hayvanlar da geldi. Üretici devlet eliyle kazzıklandı.

“GIDA GÜVENLİĞİ VE DENETİMLER YETERLİ DEĞİL, KANSER VAKALARI ARTIYOR”

Artan kanser vakalarına dikkat çeken Kürşat, tarımsal ilaç kalıntıları, ithal ürünlerde yasaklı maddeler ve kaçakçılık konularında ciddi denetim eksiklikleri bulunduğunu ifade etti. Tarım ve Veteriner Daireleri’nde personel ve araç yetersizliği olduğunu, limanlardaki denetim kapasitesinin son derece sınırlı kaldığını söyledi.

“BU BÜTÇE TARIMI KURTARMAZ, ARTAN GİRDİ MALİYETLERİ ÜRETİCİYİ BOĞUYOR, TEŞVİKLER SONUÇ ÜRETMİYOR”

Tarımın bir ülkenin gıda güvencesi, emeği ve geleceği olduğunu vurgulayan Kürşat, “Bu bütçe, üretimi destekleyen, maliyetleri düşüren, planlı ve sürdürülebilir bir tarım politikası ortaya koymuyor. Bu haliyle tarımı ayağa kaldırmaz” ifadelerini kullandı.

CTP İskele Milletvekili Fide Kürşat, Tarım ve Doğal Kaynaklar Bakanlığı’nın 2026 bütçesinin görüşüldüğü Meclis Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada, tarım sektöründeki artan girdi maliyetleri ile teşvik ve destek politikalarının yetersizliğini sert sözlerle eleştirdi. Kürşat, mevcut destek modelinin üretimi sürdürülebilir kılmadığını belirterek, “Devletin verdiği destekler, üreticinin ödediği maliyetlerin çok gerisinde kalıyor” dedi.

“GİRDİ MALİYETLERİ KONTROLSÜZ ŞEKİLDE ARTIYOR”

Tarımda üretimin en temel sorununun girdi maliyetleri olduğunu vurgulayan Kürşat; akaryakıt, elektrik, su, yem hammaddeleri, kaba yem, gübre, tohum, zirai ilaç, işçilik, amortisman ve yüksek faiz giderlerinin her yıl katlanarak arttığını söyledi. Bu artışlara karşılık, üreticinin gelirinin aynı oranda artmadığını belirten Kürşat, özellikle küçük ve orta ölçekli üreticilerin bu maliyet yükünü taşıyamadığına dikkat çekti.

Zirai ilaç ve gübre fiyatlarının dövize endeksli olduğunu, mazota ekim sezonu içinde dahi birden fazla zam yapıldığını ifade eden Kürşat, tarımsal amaçlı kullanılan suyun fiyatlarının da üretici aleyhine düzenlendiğini kaydetti. Elektrik ve enerji maliyetlerinin yüksekliği nedeniyle modern üretim tekniklerine geçişin mümkün olmadığını söyleyen Kürşat, güneş enerjisi ve alternatif enerji yatırımlarında uygulanan kota ve bürokratik engellerin üreticiyi caydırdığını vurguladı.

“DESTEKLER HAYATI UCUZLATMIYOR”

Verilen teşviklerin üretim maliyetlerini düşürmediğini belirten Kürşat, “Girdi maliyetlerine verilen desteklerin, hayatı ucuzlatma oranı nedir? Bu sorunun cevabı yok” dedi. Devlet desteklerinin ölçülebilir, denetlenebilir ve sonuç odaklı olması gerektiğini ifade eden Kürşat, mevcut sistemin üreticinin cebine gerçek anlamda katkı sağlamadığını söyledi.

Akaryakıt, enerji ve yem desteklerinin yetersiz olduğunu vurgulayan Kürşat, verilen teşviklerin çoğu zaman üreticinin ödediği KDV tutarından bile düşük kaldığını kaydetti.

Bu durumun üreticiyi desteklemek yerine daha da zor durumda bıraktığını belirten Kürşat, tarımda maliyetleri düşürmeye yönelik bütüncül bir politikanın bulunmadığını dile getirdi.

“TEŞVİKLER VERİMLİLİK ESASLI DEĞİL”

Kürşat, tarımsal teşviklerin hâlâ alan bazlı veya hayvan başına verilen destekler şeklinde uygulandığını belirterek, bu yaklaşımın verimliliği artırmadığını söyledi. Modern sulama, toprak analizi, doğru gübreleme, dijital ve akıllı tarım uygulamalarının yaygınlaştırılması için teşviklerin yeniden yapılandırılması gerektiğini vurguladı.

Tarımın katma değeri yüksek ürünlere, organik üretime ve niş pazarlara yönlendirilmediğini ifade eden Kürşat, “Alternatif, rekabet gücü yüksek bir üretim modeli oluşturulmazsa, yerli tarım hedefi bütçede sadece bir temenni olarak kalır” dedi.

“FAİZ YÜKÜ ÜRETİMİ DURMA NOKTASINA GETİRDİ”

Yükselen faiz oranlarının tarım sektörünü ciddi biçimde etkilediğini söyleyen Kürşat, tarım destek kredilerinde faiz desteğinin artırılması ve sıfır faizli kredi modellerinin devreye sokulması gerektiğini belirtti. Üretimin sadece doğrudan desteklerle değil; sulama altyapısı, modern ekipman, depolama, lojistik ve tarımsal teknoloji yatırımlarıyla ayakta tutulabileceğini vurguladı.

“BU DESTEK MODELİYLE ÜRETİM SÜRDÜRÜLEMEZ”

Konuşmasının bu bölümünde Kürşat, tarım desteklerinin üretimi büyüten, maliyetleri düşüren ve gıda güvenliğini güçlendiren bir yapıya kavuşturulmadığı sürece sektörün küçülmeye devam edeceğini ifade etti. Kürşat, “Üreticiyi merkeze almayan, maliyetleri aşağı çekmeyen, verimliliği artırmayan hiçbir destek modeli tarımı kurtaramaz” diyerek mevcut bütçeye eleştirilerini yineledi.