Bağımsızlık Yolu Mali Sekreteri Münür Rahvancıoğlu, Kuzey Kıbrıs TV'de Ahmet Kaptan'ın sunduğu, Kaptan'ın Günlüğü programının konuğu oldu. 2025 yılına dair değerlendirmelerde bulunan Rahvancıoğlu, her yıl bir önceki yıla göre toplumsal yaşamın ve kamunun istikrarlı bir şekilde geriye götürüldüğüne işaret etti.
Toplumsal Yaşam ve Kamu İstikrarlı Bir Şekilde Geriye Götürüldü
Rahvancıoğlu, ekonomik ve sosyal olarak 2025 yılını “olumsuz” olarak değerlendirerek 2025 yılına emekçinin partisi olarak halkın gündelik hayatından baktıklarını söyledi. Araç sayısının artmasıyla trafik kazalarının arttığını ifade eden Rahvancıoğlu, toplu taşımanın temel bir ihtiyaç olduğunun altını çizerek “toprağın sınırlı olduğu bir ada ülkesinde toplu taşıma temel bir politika olmak zorundadır” dedi. Rahvancıoğlu, 2025 yılında toplu taşıma gibi bütün başlıkların açılabileceğine işaret ederek eğitimi, sağlığı, enerjiyi örnek gösterdi ve toplumsal yaşamın diğer yıllara göre daha da geriye gittiğini söyledi.
Rahvancıoğlu, “istikrarlı bir şekilde geriye gidiş görüyoruz. Bu istikrar kamusal kaynakların ultra zenginlere ve özel sermayeye aktarılması ve bütün alanların piyasalaştırılması 2010’lu yıllardan beri devam ediyor” dedi.
Trafik Cezalarını Arttırarak Trafik Kazalarını Önlenebileceğine Algı Yaratıldı
Trafik cezalarını arttırarak trafik kazalarını önlenebileceğine dair tipik muhafazakar bir algı yaratıldığını ifade eden Rahvancıoğlu, “trafik cezaları astronomik miktarlara ulaştı. Bunun sorumlusu Erhan Beydir.” dedi. Rahvancıoğlu, Erhan Arıklı’nın sosyal medyadan yaptığı bir paylaşıma atıfta bulunarak Arıklı’ya eleştirilerde bulundu ve polisin yasal mevzuata göre hareket ettiğini vurguladı.
Bütçe Açığının Borçlanmayla Giderilmesi, Zenginlere Hizmet Ediyor
Rahvancıoğlu, 2025 yılında oluşan bütçe açığını da değerlendirerek bütçe açığını kapatmak için borçlanmaya gidildiğini anımsattı. 2025 yılının ultra zenginler açısından olumlu geçtiğine dikkat çeken Rahvancıoğlu, bu yıl %8’lik büyüme yaşandığını kaydetti. “Öngörülen büyüme yaşandı ama bu büyümeden emekçiler payını alamadı” şeklinde konuşan Rahvancıoğlu, asgari ücretlilerin enflasyon yüzünden bir maaş kaybettiğine de işaret ederek, zenginlerin, zenginliklerine zenginlik kattığını söyledi. Rahvancıoğlu, bütçe açığını borçlanmayla giderilmesinin iki anlamda zenginlere hizmet eden bir olgu olduğunu ekledi. Rahvancıoğlu bunlardan birini giderlerin kısılmasıyla devletin kamusal alanlardan çekilmesi ve özele kayılması diğerinin ise bankalara ödenen faiz olarak açıkladı.
Vergilerin bütçeyi büyütmede önemli bir rolü olduğuna da işaret eden Rahvancıoğlu, “biz ultra zenginlerden vergi almak yerine, almadığımız vergiyi bankalardan borç alıyoruz sonra da faiziyle ödüyoruz” dedi.
Ayrıca Rahvancıoğlu bütçenin %80’i maaşlara gidiyor söyleminin koca bir yalan olduğunu ifade ederek sadece %30’un maaşlara gittiğini söyledi. “Maaşlar” dendiğinde akla memurlar ve öğretmenler geldiğinden bahseden Rahvancıoğlu %80’lik kısma sosyal hizmet yardımlarını, emekli maaşlarının vs. da eklediklerine dikkat çekti, bunun dürüst bir söylem olmadığını söyledi.
Bugüne Kadar Birikmiş Vergi Adaletsizliğine Karşı Servet Vergisi Yasası Geçirilmeli
Vergi adaleti olmadığını söyleyen Rahvancıoğlu, herkesin bu durumun farkında olduğunu belirterek düzeltilmesinin şart olduğunu söyledi. Rahvancıoğlu, bugüne kadar birikmiş adaletsizliklere karşı Servet Vergisi Yasası’nın geçirilmesi gerektiğini altını çizdi. Servet Vergisi’ni “bir defaya mahsus olmak üzere en zengin yüzde ikiden vergi alarak bugüne kadar yapılmamış kamusal yatırımlara aktarma” olarak açıkladı.
Asgari Ücretteki Esas Sorun Özel Sektörde Sendika Olmayışı
Rahvancıoğlu, asgari ücret tartışmalarına yönelik de açıklamalarda bulunarak esas sorunun özel sektörde sendika olmayışından kaynaklandığına işaret etti. Amerika’da bile özel sektörde %5 oranında sendikalaşma olduğunu örnek gösterdi. Rahvancıoğlu, asgari ücreti belirleme süreçlerinde yapılan ırkçı açıklamaların ve üslubu “tipik bir patron konuşması” olarak değerlendirerek patronların işçilerine de bu şekilde konuştuğunu söyledi. “Bu hoyratların önüne geçilmesi için emekçinin güçlendirilmesi, sendikalaşma gerek” dedi.
Hayatın Ucuzlatılması İçin Kamuya Yatırım Şart
Rahvancıoğlu, geçim sorunu ve kamu- özel sektör emekçileri arasında yaratılmaya çalışılan çatışmayı bitirecek acil çözüm olarak Asgari ücretin en düşük kamu maaşına eşitlenerek hayat pahalılığı oranında artış alması ve asgari ücret tespit komisyonunun lağvedilmesi gerektiğini söyledi. Bunun kısa vadeli bir çözüm olduğunu da belirterek yaşamın ucuzlatılması gerektiğini de vurgulayan Rahvancıoğlu, yaşamın ucuzlatılması için kamuya yatırımın şart olduğunu kaydetti.
Yolsuzluğun Temelinde Gelir ve Vergi Eşitsizliği Var
Rahvancıoğlu, üst mertebedeki bürokratlar hakkında çıkan yolsuzluk iddialarına yönelik ise “eskiden bürokratların ağırlığı olurdu, saygı duyulurdu. Bu durum çok hızlı eridi.” şeklinde konuştu. “Balık baştan kokar” benzetmesini kullanan Rahvancıoğlu, çürümenin her yere yayılması çok doğal dedi ve yıllar önce yaşanan skandalları anımsattı. Rahvancıoğlu, bu sorunlarının temelinde gelir ve vergi eşitsizliğine bağlı olduğunu söyledi.
Rahvancıoğlu, “Birilerinin elinde çok para olduğu zaman ya sizi satın alıyor yada şantaj yapıyor. Devletten daha zengin insanlardan bahsediyoruz. Bir ülkede devletten daha büyük ekonomik girdi sahibi olan bir yer varsa onun parası her yere bulaşır” dedi.
Rahvancıoğlu, yaşanılan güvenlik sorununun da servet meselesiyle bağlantılı olduğundan bahsederek “parası olmayandan para isteyemezsiniz. Para mafyayı da çeker” dedi.
Yasal, gri bölgede olan kadın ticareti, kumar diğer taraftan silah ve uyuşturucu bunları aklamaya yarayacak olan gayrimenkul ve araç mekanizmaları şeklinde durumu özetleyen Rahvancıoğlu, bunları bir puzzle parçasına benzetti ve ekonomik döngünün de birer parçaları olduğunu aktardı. Rahvancıoğlu, bu durumun ortadan kalkması için servet eşitsizliğinin ortadan kaldırılması, güvenlik ihtiyacının sınır kontrolleri üzerinden sağlanması ve gri bölgelerde oluşan ekonominin temizlenmesi olarak sıraladı.





