Yeni Kıbrıs Partisi (YKP) Genel Sekreteri Murat Kanatlı, AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Kuzey Kıbrıs’ta, “Yavru Saray” diye adlandırılan Külliye açılışı sırasında yaşananlara ve baskılara dikkat çekerek “YKP olarak net olarak vurguluyoruz, bir sömürgeciden diğerine değişmeden aktarılan yasalar ile baskılar, davalar bizi yıldıramaz! Baskılar karşısında susmadık, susmayacağız” açıklaması yaptı.

Anayasanın fiili olarak askıda olduğu kaydedilen açıklamada şunlar kaydedildi: “TC’nin cumhurbaşkanları geldiğinde sahne bir anda aydınlanmakta, makyajlar akmaktadır… Fiili olarak anayasa askıdadır, bazı zamanlarda varmış gibi yaşamamıza izin verildiği gerçeği ile ortadadır, ihtiyaç olduğunda fişi çekiyorlar…

İşin daha komiği İngiliz sömürge döneminde özellikle EOKA ile mücadele için ceza yasasında yapılan tüm düzenlemeler 2000’lerden sonra özellikle TC cumhurbaşkanları adaya geleceğinde hatırlanmakta ve yürürlüğe sokulmaktadır, yoksa kanunsuz topluluk diye bir suçlamanın, dava okumanın başka mantığı olduğunu düşünürsünüz? 1950’lerde eski sömürgeci dedi ki ‘Beş veya daha fazla kişi, bir suç işlemek veya bir ortak amacı gerçekleştirmek niyetiyle bir araya geldiğinde (…) yasa dışı bir toplantı yapmış olurlar’ Yeni sömürgeci de Cumartesi günü bunu tam da ayni mantıkla suç olarak eylemci arkadaşlara okudu… Hem da ülke mevzuatını bilmeden! Kıbrıs’ta biz yasa deriz, Türkiye’de kanun, polis “kanunsuz topluluk” suçlaması yapmış, kimin dili ile de konuştukları belli…

Elbette iyi niyetle ‘ama Anayasa’da, AİHS’te toplanma, gösteri hakkı yazar diyeceksiniz’, boşuna demeyin, egemenler bunu elbette çok iyi biliyor, zaten bu davaları asla ileri taşımıyorlar çünkü bilirler ki yasa maddelerini dava olarak ileri taşırlarsa konu Anayasa Mahkemesine iptal için taşınacak, böylesi kullanışlı sömürge yasasını asla kaybetmek istemezler, bu nedenle 4 maddelik paket dava okuma süreci olur, cezalandırma olarak da birkaç yıl mahkemeye gidip gelme gerçekleşir sonra dava çekilir, maalesef Yüksek Mahkeme de durumu bilmesine rağmen buna göz yumar… Polis fiili olarak cezalandırma uygulamakta, hukuk sisteminin tüm bileşenleri de buna göz yummaktadır…”

Polis şiddeti

Polis şiddetine tepki gösterilirken şunlar kaydedildi: “YKP olarak net olarak vurguluyoruz, bir sömürgeciden diğerine değişmeden aktarılan yasalar ile baskılar, davalar bizi yıldıramaz! Baskılar karşısında susmadık, susmayacağız… YKP olarak polisin şiddetine de alışığız… Abdullah Gül de geldiğinde Kaymaklı çemberinde aynısını bize yaptılar, 2011’de Erdoğan geldiğinde de hem Hamitköy’de hem de KTHY önünde de aynı yapıldı, biz bu şiddeti tanıyoruz, biliyoruz, polis teşkilatı işgalci devlet ordusunun emir eridir, vur dediğinde vurmaktadır ama 19 Temmuz 2011 hukuk davalarında yalnız kalan polislerin hallerini de biliriz, mahkumiyetlerine de tanığınız… 19 Temmuz olaylarını nasıl ki mahkemelere taşıdık, 3 Mayıs olaylarını da taşıyacağız, şiddet uygulayan polislerin kimlikleri tek tek tespit edilmektedir, hepsi ile mahkemede görüşeceğiz, mücadelemiz sokakta da, salonda da, mahkeme koridorlarında da sürdü, sürüyor, sürecek… YKP Sekreterya üyesi Halil Karapaşaoğlu’na ve Parti Meclisi üyesi Mehmet Özyücekök’e başta olmak üzere, Tacan Reynar’a, Növber Gürtay’a, Tezcan Dereli’ye, Jale Akadlı’ya gördükleri polis şiddetinden dolayı geçmiş olsun der, bundan sonraki süreçte yanlarında olmaya devam edeceğimizin altını çizeriz… Yeni Kıbrıs Partisi yıllardır, TC’nin sivil asker bürokratlarına, onların kuklalarına direndi, direnmeye devam ediyor… Mücadele bitmedi, sürüyor… Kazanacağız!”