Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Genel Sekreteri Erkut Şahali ile Dış İlişkiler Sekreteri Fikri Toros, bugün İstanbul’da düzenlenen Sosyalist Enternasyonal Konsey toplantısına katıldı. Konsey toplantısında konuşma gerçekleştiren CTP Genel Sekreteri Erkut Şahali, Kıbrıs sorununa değindi ve “İki toplumun siyasi eşitliği; sadece uluslararası hukukun bir yükümlülüğü değil, aynı zamanda federal ortaklığın teminatıdır” ifadelerini kullandı. 

Şahali’nin yaptığı konuşmanın tam metni şu şekilde: 

“Yoldaşlarım,
Prezidyum’un Saygıdeğer Üyeleri,
Değerli Delegeler,

Kıbrıs’tan, partim Cumhuriyetçi Türk Partisi adına hepinizi en içten dayanışma duygularımla selamlıyorum.

Bugün, dünyanın dört bir yanında yaşanan çatışmalar, savaşlar ve şiddet olaylarında mağdur olan masum insanların acısını yüreğimizde hissediyoruz. Ne yazık ki, demokrasiye ve insan haklarına saygıyı tehdit olarak gören bazı rejimler; hukuk ihlalleriyle, özgürlükleri kısıtlayarak ve halkları üzerinde baskı kurarak varlıklarını sürdürmeye çalışmaktadır. Önceki oturumlarda da dile getirildiği üzere, bu durum insanlığın ortak değerlerini tehdit eder niteliktedir.

Doğu Akdeniz ve Orta Doğu, giderek daha da istikrarsızlaşan jeopolitik gelişmelere sahne olmaktadır. Özellikle Gazze’de yaşanan trajedi, bizleri derin bir üzüntüye boğmaktadır. Binlerce çocuğun ve masum insanın yaşamını yitirmesi, temel insan haklarının açıkça ihlal edilmesi ve tüm dünyanın gözleri önünde işlenen insanlık suçları karşısında uluslararası toplumun büyük ölçüde sessiz kalması, insanlığın vicdanını derinden yaralamaktadır.

Uluslararası hukuk yok sayılırken; siviller doğrudan hedef alınmakta, temel insani ihtiyaçlara erişim engellenmekte, okullar, ibadethaneler ve hastaneler dahi saldırılara maruz kalmaktadır. Bu açık ve sistematik yıkım karşısında, uluslararası toplum maalesef şimdiye dek elinden gelenin çok daha azını yapmıştır.

Cumhuriyetçi Türk Partisi olarak ve Sosyalist Enternasyonal’in bir üyesi sıfatıyla, buradan güçlü bir şekilde çağrıda bulunmak istiyoruz: Derhal ateşkes sağlanmalı, kalıcı barış tesis edilmelidir. Ayrıca, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi ile Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin, bu metinleri kaleme alan ya da onaylayanlara rağmen, gerektiğinde onlara karşı savunulması, insanlık onurunun bir gereğidir.

Ben, yarım asrı aşkın süredir bölünmüş bir ülkeden geldim. Kıbrıslı Türkler ve Kıbrıslı Rumlar, 51 yıldır süren Kıbrıs Sorunu'na kapsamlı ve kalıcı bir çözüm bulabilmek adına çaba sarf etmektedir. Birleşmiş Milletler çerçevesinde de teyit edildiği üzere, 1960 Kıbrıs Anayasası, Kıbrıslı Türkler ve Kıbrıslı Rumları eşit kurucu ortaklar olarak tanımlamaktadır. Bu bağlamda, Kıbrıs Rum yönetiminin Kıbrıslı Türkler'i yok sayarak tek taraflı kararlar alması, hem hukuka hem de ortaklık ruhuna aykırıdır.

Açıkça ifade etmek isterim ki, iki toplumun siyasi eşitliği; sadece uluslararası hukukun bir yükümlülüğü değil, aynı zamanda federal ortaklığın teminatıdır.

Bugün buradan, Sosyalist Enternasyonal’i Kıbrıs’taki federal çözüm vizyonumuza destek olmaya ve adada askeri gerilimi artıran, gerginliği tırmandıran tüm emperyalist girişimlere karşı durmaya davet ediyorum.

Ayrıca, İstanbul’da toplanan bu değerli Konsey’in, Kıbrıslı Türk ve Kıbrıslı Rum liderleri Birleşmiş Milletler himayesinde resmi müzakerelere ivedilikle yeniden başlamaya çağırmasını bekliyoruz. Bu müzakereler; sonuç odaklı, zaman çerçeveli ve iki bölgeli, iki toplumlu, siyasi eşitliğe dayalı bir federasyon hedefiyle yürütülmelidir. Bu hedef, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin ilgili kararları ve yerleşik parametreleriyle de tamamen uyumludur.

2017 yılından bu yana Kıbrıs barış sürecinin çıkmazda olması bizler için derin bir endişe kaynağıdır. Dileğimiz ve temennimiz odur ki, Kıbrıs Adası'nın çok yakın bir gelecekte, Doğu Akdeniz’de barış içinde bir arada yaşamanın, karşılıklı iş birliğinin ve ortak refahın bir örneği haline gelmesidir.

Sözlerime son verirken, nazik misafirperverliklerinden dolayı Cumhuriyet Halk Partisi’ne teşekkürlerimi sunuyor, adalet ve demokrasi mücadelelerinde kendileriyle tam dayanışma içinde olduğumuzu bir kez daha vurguluyorum.

Daha adil, daha güvenli ve daha müreffeh bir dünya umuduyla, hepinize saygılarımı sunuyorum.”