Gündem

Tarihi nikâh belgeleri gün yüzüne çıktı… Milli Arşiv ve Araştırma Dairesi ile Evkaf Genel Müdürlüğü’nden ortak çalışma

Milli Arşiv ve Araştırma Dairesi, Evkaf Genel Müdürlüğü’ne ait arşivlerde yer alan 1929–1950 yılları arasında olan 2 bin 220 adet nikâh izinnamesinin tasnif ve dokümantasyon çalışmalarını tamamladı.

Dairenin, Evkaf Genel Müdürlüğü ile birlikte yürüttüğü kapsamlı çalışma sonucunda tespit edilen belgeler, araştırmacıların ve ilgililerin erişimine sunulmak üzere bugün itibarı ile hizmete açıldı.

-“Tarihi kayıt niteliği taşıyor”

Milli Arşiv ve Araştırma Dairesi’nden yapılan açıklamada, söz konusu nikâh izinnamelerinin, Karpaz, Larnaka, Mağusa ve Lefkoşa’nın bir kısmını kapsadığı ifade edilerek, bu belgelerin, dönemin sosyal yapısını, aile ilişkilerini ve idari düzenlemelerini yansıtan birer tarihi kayıt niteliği taşıdığı belirtildi.

Belgelerin, yalnızca tarihi yönüyle değil, hukuki açıdan da büyük önem arz ettiği kaydedilen açıklamada, 30 Mart 1995 tarihinde Aile Mahkemesi’nde meydana gelen yangın sonucunda kaybolan birçok evlilik belgesinin aslına ulaşma açısından değer taşıyan bu izinnamelerin, doğum belgesi veya soy bağı araştırması yapan vatandaşlar için de önemli bir başvuru kaynağı olacağı vurgulandı.

-“Toplumsal açıdan değerli kayıtlar”

“Evlenen her çift, tarihi olarak farklı sosyal, kültürel koşullar altında buluşmuş ve birlikte bir gelecek kurma kararı almışlardır. Düğünler, mehirler, nikâh törenleri…” denilen açıklamada, şöyle devam edildi:

“O dönemde bir kural niteliği taşıyan mehir, bir sembol değil, aile kurumunun güvenliği açısından bir sorumluluktu. Mehirin değişkenliği, toplumun ekonomik yapısına, bireylerin sosyal statülerine ışık tutmaktadır. Bu ve benzeri bilgilere erişilebilecek bu çalışma bizlere, her bir çiftin yaşadığı dönemin koşullarıyla nasıl bir bağ kurduğunu da göstermesi açısından büyük önem taşımaktadır.”

-Filistin ve Kıbrıs arasındaki tarihi bağ

Nikah İzinnameleri arasında 1929–1950 yılları arasında Kıbrıs’ta evlenerek, Filistin’e göç eden 98 kişinin kayıtlarının da gün yüzüne çıkarıldığına dikkat çekilen açıklamada, “Bu izin sahiplerinin günümüzde çocuklarının Gazze’de yaşıyor olma ihtimali dikkate alındığında, bu belgeler sayesinde söz konusu ailelerin o dönemde kök tabiyetlerini kanıtlama imkânı doğabilecektir” denildi.

Açıklamada, bu kapsamda kayıtların, ilgili kişiler açısından uluslararası hukuk mekanizmalarına başvuru süreçlerinde destekleyici bir rol üstlenebileceği ve halen Gazze’de yaşayan ve kökeni Kıbrıs’a dayanan kişilerin, kuşatma altından kurtulmalarına olanak sağlayabileceği ifade edildi.

-Sadrazam

Milli Arşiv ve Araştırma Dairesi Müdürü Ejdan Sadrazam konuyla ilgili açıklamasında, 1929–1950 yıllarına ait nikâh izinnamelerinin, hem tarihi hafızanın korunması hem de vatandaşların geçmişle olan bağlarının belgelenmesi açısından büyük önem taşıdığını vurguladı.

Arşiv çalışmalarını Evkaf İdaresi ile iş birliği içerisinde sürdürmeye devam edeceklerini belirten Sadrazam, “Evkaf Genel Müdürlüğü arşivlerinde yer alan nikah izinnameleri kayıtlarının bu fonda toplanmasıyla, daha geniş bir veri tabanına ulaşarak, halkımıza daha etkin hizmet sunma imkânı elde edeceğiz. Benzer nitelikteki belgelerin de fona dâhil edilmesiyle ülkemizin arşivsel mirası daha da güçlenecektir” dedi.

-Çiftçi

Milli Arşiv ve Araştırma Dairesi Osmanlıca Mütercimi Esin Fatma Çiftçi ise, “Kişi adlarının bir kısmı Kıbrıs ağzıyla söylendiği gibi kaydedilmiş olduğundan hem o şekliyle hem de standart şekliyle kataloğa aktarılmıştır” diyerek, köy isimlerinde aynı durum aranmadığını ve en genel kullanımları ile aktarıldığını kaydetti.

Çiftçi, Kıbrıs ağzı araştırmaları için büyük önem taşıyan ve sosyal tarihe ışık tutan bu kataloğun, ülkede sıklıkla yaşanan doğum belgesi yokluğuna büyük katkısı olacağı düşüncesini belirtti.

-Özdemir

Evkaf Genel Müdürlüğü’nden çalışmalara katılan Said Özdemir ise, çalışmaların, yaklaşık 5 bin kişinin hayatını ve onların evliliklerini içerdiğini ifade ederek, “Her biri, bir yuva kurmanın, bir sevdanın, bir aile oluşturmanın tarihi bir tanığı” dedi.

Bu çalışmanın, yalnızca arşivsel bir katkı sağlamakla kalmadığına aynı zamanda her bir çiftin yaşadığı dönemin koşullarıyla nasıl bir bağ kurduğunu gösterdiğine dikkat çeken Özdemir, “Kıbrıs’ın her köyündeki imamlar, nikâhları kıyarak sadece dini bir yükümlülüğü yerine getirmekle kalmamış, aynı zamanda toplumun temellerini güçlendiren aile kurumunun korunması için de büyük sorumluluk taşımışlardır” ifadelerini kullandı.